Telefon
WhatsApp
VİJDANIYLA HAREKET EDENLER, KAZANIR

*- TEDAVİ ŞEKLİ

“Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir.

Düşünmek için aklın eğitilmesidir” demiş Albert Einstein…

Sevgili arkadaşım Aynur Can, yine eğitici ve öğretici bir yazıyı paylaşmış.

Aynur, ‘'Meyveyi aç karnına yemek’ konusunu işlemiş…

‘Bu gözlerinizi açacak!  Sonuna kadar okuyun ve ardından listenizdeki herkese gönderin…’  diyor.

Bakalım dediği kadar var mı?

“Dr Stephen Mak, ölümcül kanser hastalarını bir şekilde tedavi ediyor ve birçok hasta iyileşiyor.

 Hastalarının hastalıklarını temizlemek için güneş enerjisini kullanmadan önce, hastalıklara karşı vücuttaki doğal şifaya inanır. 

Aşağıdaki makalesine bakın.

‘Kanseri iyileştirme stratejilerinden biridir.  Son zamanlarda kanseri tedavi etmedeki başarı oranım yaklaşık %80'dir.

 Kanser hastaları ölmemeli. 

Kanserin tedavisi zaten bulundu, meyve yeme şeklimizde.

İnanıp inanmama meselesi.

 Geleneksel tedaviler altında ölen yüzlerce kanser hastası için üzgünüm.

 *- MEYVE YEMEK

 Hepimiz meyve yemenin sadece meyve almak, kesmek ve ağzımıza atmak olduğunu düşünürüz.

Düşündüğün kadar kolay değil. 

Meyveleri nasıl ve ne zaman yiyeceğinizi bilmek önemlidir.

Meyve yemenin doğru yolu nedir?

Yemeklerden sonra meyve yememek demektir!

 Meyveler mide boş iken  yenilmelidir

 Meyveleri aç karnına yerseniz, sisteminizi detoksifiye etmede önemli bir rol oynayacak, size kilo verme ve diğer yaşam aktiviteleri için büyük miktarda enerji sağlayacaktır.

 

 *-MEYVE EN ÖNEMLİ GIDADIR.

 Diyelim ki iki dilim ekmek ve ardından bir dilim meyve yiyorsunuz.

 Meyve dilimi doğrudan mideden bağırsaklara gitmeye hazırdır, ancak meyveden önce alınan ekmek nedeniyle bunu yapması engellenir.

 Bu arada bütün öğün ekmek ve meyve çürür, fermente olur ve asitleşir.

 Meyvenin midedeki yiyeceklerle ve sindirim sıvılarıyla temas ettiği anda tüm yiyecek kütlesi bozulmaya başlar.

 Bu yüzden lütfen meyvelerinizi aç karnına veya yemeklerden önce yiyin!

 İnsanların şikayet ettiğini duydunuz:

 ‘Ne zaman karpuz yesem geğiriyorum, muz yediğimde tuvalete koşuyor gibi hissediyorum!’ vs..

 Meyveyi aç karnına yerseniz, aslında tüm bunlar ortaya çıkmayacak.

 Meyve, diğer yiyeceklerin çürümesiyle karışır ve gaz üretir ve dolayısıyla şişkinlik yaparsınız!

 Ağarmış saçlar, kellik, sinir patlamaları ve gözaltı morlukları tüm bunlar aç karnına meyve yerseniz olmaz.

 

*- SIRRI SİZDE

Bu konuda araştırma yapan Dr. Herbert Shelton'a göre portakal ve limon gibi bazı meyveler asidik diye bir şey yoktur çünkü tüm meyveler vücudumuzda alkali hale gelir.

Meyve yemenin doğru yolunda ustalaştıysanız, Güzelliğin, uzun ömürlülüğün, sağlığın, enerjinin, mutluluğun ve normal kilonun SIRRI sizdedir.

Meyve suyu içmeniz gerektiğinde sadece taze meyve suyu için, kutulardan, paketlerden veya şişelerden DEĞİL.

Isıtılmış meyve suyu  içmeyin.

Pişmiş meyve yemeyin çünkü besinlerini hiç almıyorsunuz.

Sadece onun tadına varırsın. tüm vitaminleri yok eder.

Ancak bütün bir meyveyi yemek, suyunu içmekten daha iyidir.

 

*- YAVAŞ YAVAŞ

Taze meyve suyunu içmeniz gerekiyorsa, ağız dolusu yavaş yavaş içiniz çünkü yutmadan önce tükürüğünüzle karışmasını sağlamalısınız.

Vücudunuzu temizlemek veya detoksifiye etmek için 3 günlük meyve orucuna devam edebilirsiniz.

3 gün boyunca sadece meyve yiyin ve taze meyve suyu için. Ve arkadaşların sana ne kadar ışıltılı göründüğünü söylediğinde şaşıracaksın!

Kivi meyvesi: Küçük ama güçlü.

 Bu iyi bir potasyum, magnezyum, E vitamini ve lif kaynağıdır.  C vitamini içeriği portakalın iki katıdır.

 ELMA:  Elma yiyen insan doktor yüzü görmez?

 Bir elmanın C vitamini içeriği düşük olmasına rağmen, C vitamininin aktivitesini artıran antioksidanlar ve flavonoidler içerir, böylece kolon kanseri, kalp krizi ve felç riskini azaltmaya yardımcı olur.

ÇİLEK:  Koruyucu Meyve.

Çilek, ana meyveler arasında en yüksek toplam antioksidan güce sahiptir ve vücudu kansere neden olan, kan damarı tıkanması ve serbest radikallerden korur.

TURUNÇ;  En tatlı ilaç.

Günde 2-4 portakal almak soğuk algınlığını önlemeye, kolesterolü düşürmeye, böbrek taşlarını önlemeye ve çözmeye yardımcı olabilir ve ayrıca kolon kanseri riskini azaltabilir.

KARPUZ:  En havalı susuzluk giderici.  %92'si sudan oluşur ve aynı zamanda bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye yardımcı olan dev dozda glutasyon ile doludur.

Aynı zamanda kanserle savaşan oksidan olan likopenin önemli bir kaynağıdır.

Karpuzda bulunan diğer besinler C vitamini ve Potasyumdur.

GUAVA & PAPAYA: Yüksek C vitamini içeriği en iyi olanıdır.

Guava ayrıca kabızlığı önlemeye yardımcı olan lif açısından da zengindir.

Papaya karoten açısından zengindir;  bu gözlerin için iyidir.

 

*- YANLIŞ DÜŞÜNCE

Yemekten sonra SOĞUK su veya içecekler içmek  KANSER'e davetiye çıkarmak demektir.

Böbrekler hasar görür.

Soğuk su veya soğuk içecekler içmeyi sevenler için bu yazımız tam size göre.

Yemekten sonra bir bardak soğuk su veya soğuk içecek içmek güzel zannedilir.

Ancak, soğuk su veya içecekler az önce yediğiniz yağlı şeyleri katılaştıracaktır.

Sindirimi yavaşlatır.

Bu parçalanmış yiyecekler asitle reaksiyona girdiğinde, katı gıdadan daha hızlı parçalanacak ve bağırsak tarafından emilecektir.

Çok yakında bu durum YAĞLARa dönüşecek ve KANSER'e yol açacaktır !

Yemekten sonra ılık su içmek en iyisidir.

Dikkatli olalım ve farkında olalım.

Ne kadar çok bilirsek hayatta kalma şansımız o kadar artar.”

Bu bölümün başında  Einstein’in bir sözünü paylaşmıştım.

Yani aklımızı kullanacağız, araştıracağız…

Bu mesajda, yani yazıda, bazı yararlı bilgiler var ama çoğu bilim dışı iddialarla süslenmiş.

İçeriğin yazım tarzı duygusal, abartılı ve bilimsellikten uzak.

Bunu böyle kabul edelim ve ‘Güvendiğin doktorlara ve bilimsel kaynaklara danışmadan böyle mesajlara inanmamalısın.A’ diyorum, ben de…

 

*-  DİĞER AYNUR

Ama bazı gerçekleri de içeriyor bu akıcı ve ilgi çekici paylaşım…

Sevgili Aynur’un bu paylaşımının sonuna, bir başka Aynur’un (Şengül) şu sözlerini de eklemek istiyorum:

‘Erkek gücü kadın gücü değil de, zeka gücünden konuşalım Ne kadar çalışkan üretken saygılı başarılı iseniz o kadar itibar görür sevilirsiniz önce vicdan sonra iş… sevgiler’.

Aynur Şengül’ün şu görüşünü de beğeneceğinizi sanıyorum:

‘Saygı ve güveni bir banka hesabı olarak düşünmeyi seviyorum:

günlük seçimleriniz - sıkı çalışma, adalet, alçakgönüllülük - mevduattır. Zamanla, bu denge gerçek gücünüz haline gelir…’

Bir de bunları sıradan esnafa, işsahiplerine sorun bakalım ne diyecekler?

Gerçek güç, cinsiyetten bağımsız olarak zekâ, emek, ahlak ve üretkenlikle ölçülür. Topluma değer katan, vicdanıyla hareket eden ve çalışkan bireyler her zaman saygı görür.

 

*- KURULAN TUZAKLAR

Şimdi bir şirketin, daha doğrusu Holding’in üst yöneticisinin açıklamasını vereceğim…

Acaba kim yani hangi şirketler topluluğumuzdur, bu başarıyı yakalayan…

Önce yazıyı okuyun, sonunda belirteceğim:

“Bu yıl TIME dergisinin ‘Dünyanın En İyi Şirketleri’ listesinde yer almamızın ardından, şimdi de Forbes tarafından ‘Dünyanın En İyi İşverenleri – 2025’ listesinde Türkiye’nin bir numarası olduk.

Dünyada 900 şirketin değerlendirildiği listede 51. sıraya yükselmemiz, Topluluğumuzun, kapsayıcı insan kaynakları politikaları, esnek çalışma kültürü ve gelişim fırsatlarıyla global ölçekte fark yarattığının bir göstergesi.

Bu başarı, 100 yıllık mirasımızı gençlerimizin enerjisiyle, çalışanlarımızın cesareti ve vizyonuyla birleştiren güçlü S. kültürüne ait.

Benim için asıl yatırım, insanımıza yaptığımız yatırımdır. Bu başarıda emeği geçen herkese kalpten teşekkür ediyorum.

Çalışanlarımızın tutkusu, cesareti ve yaratıcılığıyla ikinci yüzyıla çok daha güçlü adımlarla ilerliyoruz.”

Yazının içinde az kalsın, topluluğun adını paylaşacaktım.

Ama fark etmez, söyleyeyim:

Sabancı Topluluğu…

Çok yıllar önce bir ara Selçuk Yaşar’ın yazdığı küçük kitapcıkların, örneğin ‘Vahşi Kapitalizm’in editörlüğünü yapan üç kişiden biriydim.

O tarihte, Yaşar Holding’in birbirinden önemli ve değerli 51 yatırımı ve fabrikası vardı.

Türkiye genelinde üçüncü sırada idik ve ikinciliğe oynuyorduk.

Burun farkıyla geride idik.

Tam hamle yapıldı ki, İzmir’in önü kesildi.

Eğer o gece yarısı, haber alınıp, gerekli tedbir alınmasaydı, şimdi yok olunacaktı.

Belki bir gün o korkunç geceyi, öncesini ve sonrasını, kurulan tuzakları da anlatırım.

 

*- İPLE ÇEKİYORMUŞ

Haberin özü şöyle:

Gazetecilerin çoğu daha iyi bir ücret karşılığında mesleği bırakmaya hazır!..

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) 2024-2025 Basın Özgürlüğü Raporu’nda yer alan anket sonuçlarına göre; yetkili işyerlerinde katılımcıların üçte biri, yetkisiz işyerlerinde ise çoğunluk daha iyi bir ücret karşılığında gazeteciliği bırakmaya hazır.

Genç bir gazeteci anketteki açık uçlu soruya, ‘Keşke başka bir sektörde iş bulsam. Tekrardan üniversite okuyup bu sektörü komple hayatımdan sileceğim günü iple çekiyorum’ yanıtını verdi.

TGS 2024-2025 Basın Özgürlüğü Raporu,  Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde düzenlenen basın toplantısının ardından yayımlandı.

Raporda, sendikanın yetkili olduğu işyerlerindeki üyeleri ve yetkisiz olduğu işyerlerindeki üyeleri arasında yapılan iki ayrı anketin sonuçlarına da yer verildi.

‘Yoksulluk Araştırması: Ekonomik ve Sosyal Düzey Anketi‘nin raporda yer alan sonuçlarından bazıları şöyle:

Katılımcıların neredeyse tamamı bir önceki yıla göre bugünkü alım güçlerinin düştüğünü ifade ediyor.

Katılımcıların yarısı kendisini yoksul hissediyor.

Her ay kredi kartı borcunun tamamını ödediğini söyleyenlerin sayısı, ankete katılan üyelerin üçte birini bile bulmuyor.

Katılımcıların yaklaşık beşte biri yaşadığı evin mülkiyetine sahip. Geri kalanı ya kiracı ya da aile evinde yaşıyor.

Ankete katılan gazetecilerin çoğunluğu ek iş yapmıyor, ancak fırsat olsa yapmaya hazır.

Yetkili işyerlerindeki üyelerin %65,9’u ailesinden maddi destek almadığını belirtiyor. Bu oran yetkisiz işyerlerinde %56,5.

Gazetecilerin esas gelir kaynakları, ücretleri. Gazetecilerin çoğunluğu yan gelirlerden mahrum.

Yetkili işyerlerinde katılımcıların üçte biri, yetkisiz işyerlerinde ise çoğunluk daha iyi bir ücret karşılığında gazeteciliği bırakmaya hazır. Çoğunluk, sektörün geleceği ile ilgili kötümser.

Rapora göre ankette, katılımcıların açık uçlu yanıtlarına da yer verildi. Buna göre bir katılımcı ‘Kasım 2023’te bu ofise girdim. Maaşım hâlâ aynı, çok zor bir durum’ dedi.

Bir başka katılımcı ise ‘Genç gazetecileri ölüme terk ettiler. Keşke başka bir sektörde iş bulsam. Alanımda en iyisi olduğumu biliyorum ancak hak ettiğim muameleyi asla göremeyeceğime de eminim. Tekrardan üniversite okuyup bu sektörü komple hayatımdan sileceğim günü iple çekiyorum” ifadelerini kullandı.

 

*- ‘TÜKENMİŞLİĞE’ SÜRÜKLÜYOR

10 EKM DÜNYA RUH SAĞLIĞI GÜNÜ'ydü.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)nin gazetecilerin ruh sağlığına ilişkin yeni raporu; iş-yaşam dengesizliğinin, gazetecilerin ruh sağlığı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu ortaya koydu.

Çatı örgütü olan Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve The Self-Investigation, ‘Daha Güçlü Zihinler, Daha Güçlü Medya: Gazetecilerin ruh sağlığını korumak gazeteciliğin geleceği için neden önemli?’ başlıklı 31 sayfalık rapor yayımladı.

Araştırma, iyi uygulama örneklerini bir araya getirerek; gazeteci temsilcilerine ve medya kuruluşlarına öneriler sunuyor.

Rapora göre; ruh sağlığı konusu gazetecilik sektöründe son yıllara kadar büyük ölçüde göz ardı edilmiş olsa da giderek artan sayıda çalışma ve kanıt, 24 saat haber döngüsünün olduğu, son derece rekabetçi bir çalışma ortamının yanı sıra düşük ücret ve iş güvencesizliğinin ruh sağlığı sorunlarına neden olduğunu gösteriyor.

Bu durum tükenmişliğe, bazı medya çalışanlarının meslekten ayrılmasına ve gazetecilerin intihar etmesine yol açıyor.

 

*- İŞ- YAŞAM DENGESİZLİĞİ

EFJ Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez rapora dair yaptığı açıklamada; “Gazeteciler, strese, tükenmişliğe, çevrimiçi tacize, dijital aşırı yüklenmeye ve uzun çalışma saatlerine aşırı maruz kalan çalışanlardır. İş-yaşam dengesizliği, gazetecilerin sağlığı üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir” dedi.

Ruh sağlığı koçu ve eski Reuters gazetecisi Emma Thomasson tarafından kaleme alınan bu rapor, mevcut araştırmaları sentezleyerek ruh sağlığı sorunlarına katkıda bulunan faktörler hakkında temel bilgiler sunuyor ve ruh sağlığı desteğinde iyi uygulama örneklerine genel bir bakış ve öneriler sunuyor.

Araştırma, birçok gazetecinin halihazırda düzenli olarak birbirlerine gayri resmi destek sağladığını da ortaya koyuyor. Bu tür gayri resmi desteklerin, bireysel girişimlere dayandığı ve daha çok kadınlar tarafından sağlandığı görülüyor. Rapor ayrıca, özellikle üst düzey pozisyonlardaki erkeklerin konuyu tartışmaya ve harekete geçmeye dahil edilmesinin önemini vurguluyor.

Karadağ Medya Sendikası Proje Yöneticisi Drazen Djuraskovic, Ataerkil ve son derece geleneksel ülkelerde, duyguların iyi şekilde gizlenebildiğini ve özellikle medya sektöründeki erkekler arasında ruh sağlığıyla ilgili damgayı kırmanın zorlu bir süreç olduğunu vurguladı.

 

*- DAHA ÇOK ARAŞTIRMAYA İHTİYAÇ VAR

Rapor; Almanya, Romanya, Karadağ ve Portekiz gibi ülkelerde gazeteci sendikalarının ve gayrı resmi grupların düzenli toplantılar ve atölyeler düzenlediğini de ortaya koyuyor.

Araştırmaya göre, her zaman ruh sağlığına odaklanılmasa da, sendikalar ve gayri resmi gruplar zorlukların ve çözümlerin paylaşabileceği güvenli bir alan sağlıyorlar. Türkiye Gazeteciler Sendikası da bu bağlamda gazetecilere hiçbir ücret talep etmeden psikolojik destek sağlamaktadır.

Sendikaların ve medya kuruluşlarının; fon, ortaklık, konuşmacı, altyapı kurma veya akran desteği için eğitimler yoluyla bu tür ağları desteklemede daha aktif bir rol oynamaları bekleniyor. EFJ tarafından ankete dahil edilen sendikaların çoğu, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

 

*- ELE ALINMALI

Raporda, ruh sağlığının öncelikli ve sistematik bir şekilde ele alınması için işyeri kültüründe bir değişim çağrısında bulunuldu.

The Self-Investigation’ın Kurucu Ortağı Mar Cabra, “Gazetecilerin ruh sağlığını korumak isteğe bağlı bir şey değil; özellikle Avrupa da dahil olmak üzere dünya çapında muhabirlere yönelik tehditler yoğunlaşırken, medya kuruluşlarının gözetmesi gereken bir görevdir. Bu nedenle her editör ve üst düzey yöneticinin bu konuda uygun eğitime ihtiyacı var” dedi.

Rapor, 2025’in ilk yarısında gerçekleştirilen hem nicel hem de nitel araştırmalara dayanıyor. EFJ, belirli ruh sağlığı ihtiyaçlarını değerlendirmek için 17 ülkedeki üyeleri ile çevrimiçi anket çalışması gerçekleştirdi. Bu anket, Haziran 2025’te düzenlenen EFJ çalıştayı sırasında düzenlenen bir odak grup çalışmasıyla tamamlandı.

*-

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği