SABIR ÖNCELİKLE KİME LAZIM
*- SABIR LAZIM! Kadınlara ‘sabır’ versin! Özellikle ‘sigara bağımlılıklarının’ sonucu ‘inme’ geçiren erkeklere acımamak elde değil. Aslında bu cümle yanlış, ‘inme’ geçiren erkeklerin eşlerine demek, daha doğru olur… Hangi birini anlatayım: Son örnek ‘Bayram’ efendi… Taş ocaklarından emekli ‘Bayram’ efendinin iki kızı bir oğlu var. Kendisi için deli divana oluyorlar. Ama o nedense burnunun istikametinde gidiyor, birçok hemcinsleri gibi… Her gün bir paket sigara tüketiyordu… Sonunda, ‘Bana bir şey oluyor!’ dedi ve gözlerini acil serviste açtı.
*- DİNLEMEZSE NE OLUR?
Gerek ambulanstakiler, gerekse hastanenin acil servisindekiler ve sonra nöroloji yoğun bakım ve sonunda yataklı servisi ‘a’dan ‘z’ye vücudunu taradılar ve birçok hastaya olduğu gibi ‘bundan sonra sigara yasak!’ dediler.
Peki içmezse ne olur?
‘Mehmet Efendi gibi bir bacağından olabilir!’
Bizim magazinci ‘Güngör Öcal’ da aynı durumda…
Doktorları dinlemedi ve bir bacağından oldu…
Ünlü aktör ve Foto Muhabirlerinden ‘Hüseyin Baradan’ı anımsıyorum.
Onun boğazından öyle bir kis çıkarmışlardı ki, evlere şenlik…
Bunu gören Aksekili Ceyhan Gür, Ahmet Yazıcıoğlu hemen sigarayı bıraktı.
Çanakkale’de bir maçtan dönerken, trafik kazasında ölen Ceyhan Gür, yine çok iyi anımsadığım kadarıyla ‘Sigarayı bırakma Günü’nde, ‘Sigarayı neden bıraktım!?’ başlıklı bir dizi yazı serisi başlatmış, yaşantısından ve gördüklerinden anılarını kaleme almıştı.
Yine anımsadığım kadarıyla ‘sigara bırakanlar’ konvoyuna Ünal Tümin de katılmıştı.
Bu isimlerini verdiklerim zamanın ünlü gazeteci- yazarları idiler.
Ünal Tümin ile Gürkan Ertaç halen ünlü kalemşorlar…
*- HAREKETSİZLİK BİR YANA…
Yazımın başında ne demiş, ‘Kadınlara sabır verilmesinden’ söz etmiştim.
Çünkü;
İnme inen ve tedavi görenler, hafızı kaybı yaşıyorlar…
Bunun yanı sıra, gözleri görmüyor, ilerisini silüet şekilde görebiliyor.
Kalp ritimleri bozuluyor, büyük ihtimalle hipertansoyon teşhisi de konuluyor.
Sürekli eşlerine ‘aynı soruyu’ soruyorlar…
Sinirli olmaları, ‘Dediğim dedik!’ diye ısrarcı olmaları cabası…
Bir defa, iki defa değil... Gün boyu…
‘Sabır taşını çatlatırcasına!’ diyebilirim…
Hani ‘Cennetlik!’ deriz ya, öyle bir şey, bir sıfat takabiliriz bu sabırlı eşlere, annelere…
*- NOKTADAN DA KÜÇÜK…
Bir serviste 35 kişi aynı şekilde tedavi görebilir mi?
Görüyorlar işte…
Eşler böyle,,,
Ya sigara içenler ne durumda…
Kolları delik deşik…
Sonunda hemşirelere, doktorlara, yani sağlıkçılara her konuşmalarında ‘acıtır mı?’ diye soruyorlar, kendilerini ‘Acındırmak’ için…
Bir küçük ‘pıhtı’, ‘dev gibi’ dediğimiz insanları ne hale getiriyor?
Görmesem, tanık olmasan inanmam…
Bir zamanlan okumuştum:
Her gün bir paket sigaraya ödenen para ile ayda, yılda, yıllarda ödeneni…
Son model bir otomobil ve bir lüks daire parası dumana gidiyor.
Çoluk çocuğun rızkı da böylece uçuyor…Yok oluyor.
Bahane hep hazırdır, ‘Sıkıntım var, derdim var!’
Ama asıl dert sonradan başlıyor. Belki de ölüme kadar gidiyor.
Aklıma geldi;
Sigara Tiryekileri, taburcu olmadan önce, kendilerine geldiklerinde, eşlerine hep ‘Uyuyayım mı?’ diye soruyorlardı.
Nedenini öğrendim:
‘Ölüm korkusu!’
Kardeşim, canın kıymetli, tamam…
O zaman neden ‘İllaki sigara’ diye, diretiyorsun…
Dumana keyifle, aklınca hava atarak, havaya üflerken iyi de, hastanedeki odanda kontrol altında tedavi görürken, başucunda bekleyen sabır taşı eşine, ölüm korkusuyla ‘Uyuyayım mı?’ diye defalarca soruyorsun…
Sigara yüzünden
*- AİLE DOSTUM, TÜTÜNCÜLER
Michaal Böhme, Zeki Müren gibi aile dostum idi…
Alman Michael Böhme ile çok güzel gönlerimiz oldu, gençliğimizden bu yana…
Tütün Eksperi Kavalalı Sezgin Can, Beşiktaşlı milli voleybolcu Aynur Can, ben Yaşar Eyice, Karşıyakalı Sarışınla geçen günleri bir gün anlatırım.
Burada söylemek istediğim, ‘tütünün içinde’ olmamıza rağmen hiçbir zaman kullanmadık.
Tiryakilerin ‘Ah çektikleri’ ünlü markalar ‘kartonlar’ hatta ‘Koliiler’ halinde hediye gelirdi…
Hiç birimiz, içi zehirli, bir paketi bile açmadık, emin olun…
Michael Böhme kim?
Söylemeyi unuttum:
Dünyanın en büyük tütün ve sigara şirketinin önce stajyeri idi, bizimle tanıştığında…
Önce Türkiye’de, İzmir’de köy köy gezerek tütünün inceliklerini, özelliklerini, hangisinin ‘A” sınıfı, hangisinin ‘kapa’ olduğunu bir bakışta, eline aldığında öğrendi.
Bazıları, ‘sarı, altın rengi’ vermesi için, kullandığı ilaçları bile öğrendi.
Yani ‘külyutmaz’ oldu İzmir’de ve Ege Bölgesinde…
Sonra bir ayağı Türkiye’de olmak üzere Yunanistan’ın Türk köyleri ve tütünlerini incelemeye aldı.
Bir Yunanlı Profesörün kızıyla dost oldu, bizim de ‘Sana iyi eş olur!’ deyişiyle evlendi.
Michal Böhme, Torbalı’daki büyük fabrika olmak üzere, dünyadaki tüm tütün ve sigara üretim merkezlerini, fabrikalarını denetleme görevini üslendi.
Sonuçta, tütünde ‘dünya başkanı’ oldu, dünyanın en büyük tütün ve sigara üreticisi Amerikan şirketinin…
Şimdi Lozan kentinde, evinde her çeşit sigara bulunmasına rağmen, hiçbir misafirine de kesinlikle sigara ikram etmiyor…
Benim gibi o da, ‘Ben sigara nedir, bilmiyorum!’ diyor…
Başka nasıl bir örnek verebilirim…
*- DEPREMLERDEN DERS ÇIKARABİLDİK Mİ?
30 Ekim 2025.
Bundan tam 5 yıl önce 30 Ekim 2020 yılında saat 14.51'de, merkez üssü Yunanistan'ın Sisam Adası açıkları olan, yaklaşık 16 saniye süren 6,9 Mw büyüklüğünde bir 4 deprem meydana geldi.
Depreme en yakın nokta Sisam (Samos) adası olmasına rağmen, en büyük yıkım 70 km (43 mil) kuzeydoğudaki İzmir şehrinde yaşandı. Deprem sonrası Bayraklı ve Bornova ilçelerinde 700'den fazla bina ağır hasar aldı veya tamamen yıkıldı.
117 kişi öldü, 1.034 kişi yaralandı.
Aynı depremde Yunanistan'da ise 2 kişi öldü ve 19 kişi yaralandı.
*- RADIUS PROJESİ
Üzücü ve düşündürücü olan ise bu olaydan yaklaşık 20 yıl önce 1998 yılında Birleşmiş Milletlere'e başvuru yapan 58 kentin içinde seçilen 9 kentten birisi olarak Radius Projesi ile İzmir Deprem Master Planının hazırlanmış olmasıydı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Mühendisleri Odası ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından çalışmalara başlanmış ve Temmuz 1999'da proje tamamlanmıştı.
İzmir şehrinin jeolojik yapısı, alt yapı, ulaşım yolları, binaların yapım yılları ve nüfus bilgileri hazırlanan bir yazılım programına girilmiş ve simülasyonlar yapılmıştı.
Bir ay sonra da Marmara Depremi meydana geldi.
Radius projesine göre İzmir ve çevresinde gelecekte meydana gelebilecek bir depremde en fazla Bayraklı, Bornova ve Karşıyaka ilçelerindeki binaların ve alt yapının hasar göreceği, can ve mal kayıplarının yaşanacağı açıklanmış ve hazırlanan raporlar tüm kurumlara gönderilmişti.
*- SANKİ YAZILMAMIŞTI
Bu projede İzmir İl Sağlık Müdürlüğü adına bende Turhan Sofuoğlu olarak görev almıştım.
Nüfus bilgilerini Sağlık Ocakları Ev Halkı Tespit Fişlerinden (ETF) biz çıkarmıştık.
Sonuçta sanki bu raporlar hiç yazılmamış gibi en fazla yapılaşma bu ilçelerde olmuş ve zemin etütleri göz ardı edilerek yapılan binalar insanlara mezar olmuştu.
Umarım 2020 ve 2023 depremlerinden gerekli dersler çıkarılır ve benzeri felaketleri bir daha yaşamayız.
*- DENİZCİLERİN ‘PRUVASI’ GAZİ MUSTAFA KEMAL
Cüneyt ÇAM’ın mesajı hepimize örnek olsun:
Bu satırları yazarken, ‘29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun..
Bu vesileyle yıllar önce Semih Sohtorik’teki Marine Prince gemimizdeki Baş Mühendis kamaramın anılarıyla Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, sevgili Ata’mızı büyük bir özlem, sevgi ve saygıyla anıyor, Cumhuriyeti bize emanet eden ve bu uğurda canlarını feda eden tüm şehitlerimize minnetlerimizi sunuyorum.
Atatürk her zaman en önde ve bu görsellerdeki gibi her zaman Pruva’mızda..
Birinci vazifemiz, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Atamızdan aldığımız bu görevle, Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa etmeye yeminliyiz.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene…” yazmış.
‘Aynen’ diyorum Başmühendis Cüneyt Çam’a…
*- SOĞUK SAVAŞ MI?
Okumuşsunuzdur!
“Trump, nükleer silah testlerine derhal başlanması için Pentagon'a talimat verdiğini açıkladı.
Soğuk Savaş döneminde bin üzeri nükleer deneme gerçekleştiren ABD,
1992'den beri test yapmıyordu.
Rusya da dün yeni nükleer silahını test etmişti.
Soğuk savaş yeniden başladı.”
NATO ile karşı grup Warşova Paktı ‘soğuk savaş’ döneminde başlamıştı.
Son yıllarda, içten – dıştan çalışmalarla bazı devletler, hiçbir işlevi olmayan NATO’ya girmek istedi.
Amerika’nın isteği ve çalışmaları sonrasında Rusya ile Ukrayna arasında savaş çıktı.
Rusya çevresindeki ülkelerin NATO’’ya girmesi halinde bun ‘Savaş ilanı’ ve ‘Rusya’ya tehdit’ olarak kabul edeceğini açıklamıştı.
*- UTANIYORUM
Akademisyen Murat Adıtatar ‘utanıyorum!’ demiş…
Neden utanıyor acaba?
Merak ettim, okudum:
“İsrail Gazze'de çocuk, kadın, yaşlı demeden soykırım yapıyor.
Ah, vahların, kınamaların dışında dünya hükümetlerinin tamamına yakını seyirci kalıyor.
Onlar adına...
Utanıyorum.
İsrail ile aleni ticaret yapan gemileri görünce...
Utanıyorum.
Ateşkes ilan edildiği halde saldırılara devam eden katil Netanyahu'dan ve destekçilerinden utanıyorum.
Hatta iğreniyorum.
On binlerce masum insanın katledildiği Gazze'de turizm tesisleri yaptıracağını, heykelini diktireceğini söyleyen ABD başkanı Trump'tan...
Utanıyorum.
Bu zulüme çare bulamadığım için kendimden de...
Utanıyorum…”
Bizde ‘utanıyoruz’ anlattıklarından sevgili Murat Adıtatar hocamız…
*- TÜRKİYE YENİDEN…
Alphan Manas, “Türkiye yeniden 'Sahte marka cenneti'ne mi dönüyor?” başlığıyla bir makale yazmış.
Tabi bunu sadece kendisini takip edenler okuyabilir.
Biraz da araştırmacılar…
Alphan Manas yazısına bir anımsatma ile başlıyor:
“Alanya’da marka avukatları, temsil ettikleri markaların sahtelerini satan işletmeleri jandarma eşliğinde denetlemeye gittiklerinde, ‘turizm sezonu kötü geçtiği için kirasını bile ödeyemeyen’ öfkeli esnafın saldırısına uğradı.
Bu olayın ardından, hiçbir avukat artık sahaya çıkmak istemeyecek. Toplumsal tansiyonu yükseltmemek adına jandarma ve polis de bu tür operasyonlara katılmaktan kaçınacak.
Ve böylece Türkiye, 1980’li yıllardaki gibi yeniden, ‘sahte marka cenneti’ olma yoluna girdi.
İleriye gitmek isterken, 40 yıl geriye döndük.
Çin ‘sahte marka üreticisi’ olarak liderliği kaptırmasa da Türkiye onu yakaladı.
Hindistan, Meksika ve Tayland bizi takip ediyor.
*- UCUZ ETİN YAĞNİSİ…
Bugün Instagram’da gördüğünüz lüks markalı ürünlerin çoğu artık sahte olabilir.
Ama belki de mesele bundan daha derin:
Dünya, büyük bir değişim evresinden geçiyor.
Bu evrede, maliyet/fayda algısı da yeniden tanımlanıyor.
Birçok hazır giyim markasının 2030'lara gelmeden yok olup gittiğini göreceğiz.”
İddia büyük ama doğru…
Türkiye’nin geleceği ve bugünü hakkında çok önemli tespitlerde bulunan ve bunları okuyucularıyla, halkla paylaşan Alphan Manas’ı kutlamak gerekiyor.
Alphan Manas bana anımsattı:
Bir ara ‘Vatandaşın derdi ve şikayetleri’ ile ilgili bir köşe yazısı hazırlıyordum, ekonomi sayfasında…
En çok şikayet ‘ünlü markalardan’ geliyordu.
Örneğin spor ayakkabı…
Gençler, ailelerine önemli bir parasal yük yükleyerek, arkadaşlarından geri kalmamak için aldıkları marka ayakkabıların sahte olduklarını öğrendiklerinden iş işten geçmiş oluyordu.
Şikayetlerin bazısı değerleniyor, istenilenler yerine getirilerek, çoğu da geçersiz oluyordu.
Son yıllarda ise çok karşılaştık.
Şapkalardan tutun da, t-short’lara, giyim kuşama, takım formalarına kadar her şey ama para eden, tutulan tüm marka olanların çakmaları ortaya çıktı…
İşportaya kadar düşen markaları da bilmeyen yok.
*- GÜVEN MESELESİ
Ozan Yeşilköy adlı kişinin paylaşımı göğsümüzü kabartan bir şekilde.
Paylaşımında, ‘KHAIBAR, Gücünü Test Atışlarında Kanıtladı…’ diyor.
“ASFAT ana yükleniciliğinde inşa edilen Pakistan MİLGEM projesinin ikinci gemisi KHAIBAR, atış testlerini başarıyla tamamladı.
Millî Savunma Bakanlığı, 30 Ekim’de düzenlediği haftalık basın bilgilendirme toplantısında, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: ‘Bakanlığımıza bağlı ASFAT ana yükleniciliğinde, İstanbul Tersanesi Komutanlığımızda inşa edilen Pakistan MİLGEM projesinin ikinci gemisi olan KHAIBAR’ın Atış Testleri 23 Ekim’de başarıyla gerçekleştirilmiştir.”
Tabi haber fotoğraf ve videolarla süslenmiş…
*-

 
                                                            
                                        
								                                								                            
								                                								                            
								                                								                            
								                                								                            
								                                								                            
								                                								                            




						                                						                            
						                                						                            
						                                						                            
						                                						                            
						                                						                            
						                                						                            
0 Yorum