Telefon
WhatsApp
ÇALIŞANIMIZ KEŞKE BÖYLE HIZLI OLABİLSE

*- BÖYLESİ VAR MI?

 

Şimdi de bazılarımızın, ‘Yazacak başka şey bulamadın mı?’ diyecekleri bir ‘baba-oğul’ hikeyesini paylaşayım:

“Bir oğul, babasına güzel bir yemek ikram etmek için bir restorana yemeğe götürdü.

Yaşlı adam çok yaşlanmıştı ve bu yüzden biraz güçsüzdü.

Yemek yerken, bazen birkaç lokma yemeği gömleğine veya pantolonuna düşüyordu.

Restorandaki diğer müşteriler sahneyi tiksinti veya mahcup bakışlarla izliyorlardı.

Ama oğul, tamamen sakin kalıyordu.

Yemek bittikten sonra, en ufak bir utanç ya da rahatsızlık belirtisi göstermeden, nazikçe babasına yardım etti.

Onu tuvalete götürdü, yılların izlerini taşıyan yüzünü sevgiyle sildi, kıyafetlerindeki lekeleri temizledi, gri saçlarını özenle düzeltip, gözlüklerini dikkatlice ayarladı.

Dışarı çıktıklarında, salon derin bir sessizliğe büründü.

Kimse bu gencin kamuya açık böyle bir “aşağılanmaya” nasıl katlanabildiğini anlayamıyordu.

Oğul hesabı ödedi.

Tam kalkarken, konuklar arasında yaşlı bir adam ayağa kalktı ve ona dedi ki:

“Bir şeyi unuttuğunuzu sanmıyor musunuz?”

Genç adam sakin bir şekilde cevap verdi:

“Hayır, hiçbir şeyi unutmadım.”

Bunun üzerine adam dedi ki:

“Evet, bir şeyi unuttunuz… Tüm oğullara bir ders ve tüm babalara bir umut bıraktınız.”

Restorandaki sessizlik o kadar derindi ki, bir iğnenin düşüşü bile duyulabilirdi.

Hayattaki en büyük onurlardan biri, bize bakanlara biz de bakabilmektir.

Anne babalarımız - ve hayatlarını, zamanlarını, paralarını ve enerjilerini bize adayan tüm yaşlılarımız - en derin saygıyı hak ediyor.

 

*- BİR NASİHAT!

 

“İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar,  akşam ezanında ölürler.

Avun oğlum, avun…

Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulursun gidersin.

Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. daima sabırl , sebatlı ve iradene sahip olasın…

Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.

Bütün fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler, görünmeyenler senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

Ananı, atanı say…

Bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancını kaybedersen yeşiller çorak olur, çöllere dönersin.

Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma…

Gördün söyleme, bildin bilme.

Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar muhabbetin, itibar olmaz.

Üç kişiye acı: cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir…

Haklı olduğunda mücadeleden korkma!”

Bu naklettiğim, ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEY’E NASİHATI…

 

*- ARKADAŞLARIM İÇİN

 

"Titanik'in trajik hikâyesini çoğu kişi bilir, ancak gemide yaşayan ve muhtemelen olanları hisseden tek kişi olan Jenny adlı kedinin hikayesini pek az kişi duymuştur.

Birkaç zaman önce yazmıştım.

Ama anımsatma ve bilgilendirme düşüncesiyle tekrar ele aldım:

Jenny sıradan bir kedi değildi.

Titanik'in resmi fare avcısıydı ve kemirgen popülasyonunu kontrol altında tutmak için gemiye alınmıştı.

Gemi deniz denemeleri sırasında bir sürü yavru kedi doğurdu ve Jim Mulholland adlı bir işçi tarafından sevgiyle bakıldı.

Jim, onun ve yavrularının mutfağın yakınında, kazanlarla ısıtılan sıcacık bir yuva hazırladı. Hatta molalarında kalan yemek artıklarını bile onunla paylaşıyordu.

Bu sessiz rutin, tarihin en lüks gemisinin ilk seferine hazırlanmasının kaosu ortasında ona bir huzur duygusu veriyordu.

Ama garip bir şey oldu.

Titanic'in Southampton'dan New York'a hareket etmesine birkaç gün kala Jenny'nin davranışları değişti.

Huzursuzlanmaya başladı. Ve sonra- hiçbir uyarıda bulunmadan -yavrularını teker teker, nazikçe boyunlarından tutarak almaya başladı... Ve onları tekneden dışarı çıkardı.

Yavrularının hepsi güvenli bir şekilde karaya çıkana kadar, defalarca rampadan aşağı yürüdü.

Jim bakakaldı.

Ve o anda bir şey oldu.

 

*- YILLAR SONRA

 

"Bu kedi bir şeyler biliyor... Bizim bilmediğimiz bir şeyler."

Sezgilerine güvenen Jim, belki de annesinin sezgilerine, eşyalarını topladı ve sessizce tekneden indi.

Bir daha asla gemiye geri dönmedi.

Titanik onsuz yola çıktı.

Sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

Yıllar sonra, artık yaşlı bir adam olan Jim bu hikayeyi bir gazeteciye anlattı.

Hayatını kurtaran kişinin Jenny olduğunu söyledi.

Onun kadim, sessiz ve sarsılmaz içgüdüsü, belki de bugüne kadar birinin alabileceği tek gerçek uyarıydı.

Bazen kahramanlar üniforma giymezler.

Bazen kürkleri, bıyıkları ve sadece... Bilen bir kalpleri vardır."

Kedi ve hayvan düşmanlarına, gece gündüz sokak kedi ve köpeklerini besleyen bu yüzden evinden olduğu gibi mahkemelik olan ama kazanan sevgili arkadaşlarım Mimar Vildan Kara ile meslektaşım sevgili Olkan Özkır için yazmaya çalıştım.

 

*-

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği